21 Ocak 2011 Cuma

BOZULMAYA DIKKAT

Sağlıklı bir vücut için sağlıklı besinler tüketmek gerekir. Siz kendi evinizde besinlerinizin tazeliğine dikkat ediyor olabilirsiniz,ama bozulmaya neden olan pek çok faktörün de gözden kaçtığı bir gerçek.
 Türkiye de her yıl milyonlarca kişi gıda zehirlenmesine maruz kalıyor. Aslında günlük yaşantımızda basit şeylere dikkat edilerek önlenebilecek bu durum ne yazık ki binlerce kişinin ölümüyle sonuçlanıyor.

ZEHIRLENME NASIL OLUYOR:

 İnsanlarda zehirlenmeye neden olan faktörler mikroorganizmalardır. Bu organizmalar aynen bizim gibi taze besinlerden hoşlanırlar ve uygun koşullarda üremeye başlarlar. Ortam sıcaklığı, nemi ve asiditesi bakteri üremesini etkiler. Besinlerde bakteri miktarının belli bir seviyeye çıkması bozulmaya neden olur, ve bu şekilde tüketilen besin karın ağrısı, kusma ,ishal, yüksek ateş vb. şekillerde kendini gösterebilir. Bozulmuş besinler hamile bayanlar, bebekler, çocuklar, hastalar ve yaşlılarda daha ağır semptomlara neden olabilir.

BESINLER NASIL BOZULUR:

Bakteriler normal koşullarda her ortamda bir miktar bulunur. Bunların üremesini tetikleyen faktörlere dikkat etmek gerekir. Bu nedenle aldığımız besinlere hazırlama, pişirme ve saklama aşamalarında dikkat etmemeiz gerekir.
  • Besinlere kirli ellerle dokunmak ya da kirli yüzeyle temas ettirmek
  • Mutfak gereçlerinin temiz olmaması
  • Çiğ besinlerin , pişmiş besinlere temas etmesi. (Örneğin Çözülmesi için buzdolabının üst raflarına konulan tavuğun suyunun alttaki besinlerin üzerine damlaması veya et ve ürünlerinin, çiğ sebzelerle aynı tahta üzerinde kesilmesi)
  • Pişmiş besinlerin uzun süre oda sıcaklığında beklemesi ( Bakteriler en hızlı bu ısıda ürerler)
Genelde evde hazırlanan ve saklanan yiyeceklerde bozulma görülmez, dışarıda tüketilen besinlere daha çok dikkat etmek gerekir.

DIŞARIDA DIKKAT EDILMESI GEREKEN BESINLER

Büyük restorantlar, alış-veriş merkezleri, gösteriler, konserler vb pek çok kişiye yemek hizmeti verilen durumlarda nelere dikkat etmemeiz gerektiğini bilmekte fayda var.
Tabii ki ilk olarak yemeklerinin tazeliğine güvendiğimiz yerlerden yememiz en doğru şey olacaktır. Eğer böyle bir imkanımız yoksa ;
  • Et ve et ürünlerine
  • Süt ve süt ürünleri içeren besinlere
  • Pilav ve makarna benzeri yemeklerin taze olmasına
  • Yumurta içeren besinlere
  • Salata barlara ve uzun süre açıkta sergilenen herhangi bir tür besine
sırasıyla dikkat etmemiz gerekir.

Tabii ki tüm bu besinlerin bozulmuş olduğunu düşünmek ve dışarıda her tükettiğimiz besinden şüphelenmek yersizdir. Ama hangi besinlerin riskli olabileceğini bilmek ve bize her sunulanı gözü kapalı kabul etmemekte fayda var.

Dyt.Burcu (Üner) MIMS,
Diyetisyen

11 Ocak 2011 Salı

Ayın Besini: Kereviz

 Kereviz, tuzlu topraklarda yetişen bir kış kök sebzesidir. Yemeklere aroma katmak, iştah açıcı, sindirim hızlandırıcı ve ödem atıcı olarak kullanılır. Kereviz sapının %93,7'si sudan oluşur. Kalsiyum, sodyum, potasyum, fosfor ve demir kaynağıdır. Kökü ise, A ve B vitaminleri, potasyum, sodyum, kalsiyum, demir, silisyumdan zengindir ve iyi bir C vitamini kaynağıdır.

 Kerevizin faydaları;
  • Sindirim sistemi üzerinde uyarıcı etkisi vardır.
  • İdrar söktürücü özelliğinden dolayı, atık maddelerin böbrekler üzerinden dışarı atılmasına yardımcı olur.
  • Kereviz suyu vücudu biriken metabolik atıklardan temizler. Bu etkisi ile başta romatizma ve artrit olmak üzere, birçok semptoma faydası vardır.
  • Sinir sistemi ve endokrin sistem üzerinde onarıcı etkisi vardır.
  • Yüksek potasyum içeriği nedeniyle sodyum dengesini sağlar, tansiyon düşürücü etki yapar.

 Patates ve havuç gibi diğer kök sebzelerle karşılaştırıldığında kerevizin kalorisi çok düşüktür. Sadece %5-6 oranında nişasta içerir. Bu yüzden kalori kısıtlaması gerektiğinde veya şeker hastalarında karbonhidrat seçeneği olarak diğer kök sebzeler yerine kullanılabilir.

Satın alırken nelere dikkat edilmeli?
  • Küçük veya orta boy kökü olan kerevizler tercih edilmelidir. Daha yumuşak ve aromatiktir.
  • Sap kısmı açık yeşil olmalıdır.
  • Kök kısmında kahverengi noktalar olmamalıdır.
  Kereviz, üzeri kapatılarak ve sapları ayıklanarak dolapta 1 hafta saklanabilir.

BESİN DEĞERİ (100g)
Enerji...........120 kalori 

CHO............5g
Protein..........3.8g
Yağ..............0.6g
Lif................4.5g
Glisemik indeks(GI): Düşük(55'in altında)

Portakallı kereviz ve kereviz dolması tariflerine Sağlıklı Tarifler den bakabilirsiniz.

                                                             Burcu TUNÇ, Diyetisyen


 

28 Aralık 2010 Salı

MUTFAĞINIZI DÜZENLEYİN

   İdeal kilonuza ulaşmak için sadece beslenmenizi düzenlemek yeterli olmayabilir. Yaşadığımız çevreyi, Mutfağımız düzenlediğimizde kilo vermenin çok daha kolay ve eğlenceli olduğunu farkedeceksiniz!

1.Buzdolabı Düzeni : Yemeniz gereken yiyecekler ön tarafa yerleştirirken, zararlıları ise arkaya saklayın. Tek yaşıyorsanız zararlıları dolapta bulundurmamanız en iyisi! Araştırmalara göre buldolabı düzenlerine dikkat eden kişilerin , sadece meyve ve sebzeleri orta rafta bulundurarak, ayda 2kg verdiği saptanmıştır.

2. Dünden Artanları Saklayın : Akşam arkadaşlarınızı yemeğe davet ettiniz fakat yiyecekler arttı. Dolabı her açtığınızda yiyecekler size bakarsa onları yemek istersiniz. Buzluğa kaldırmak veya üzerini folyoyla kapatmak, diğer öğüne kadar beklemenize yardım edecektir.

3. Alışveriş Sepetinizi Küçültün : Alışverişi toptan yapmak daha hesaplı olabilir fakat vücudumuz için değil! Toptan alşveriş yapanların besin tüketimleri, diğer kişilere oranla %56 daha fazla olduğu gözlenmiştir. Tenekeyle aldığımız yiyecekleri küçük plastik kutulara bölmek yalnızca 10 dakikanızı alır fakat diyetinizden yüzlerce kaloriyi çıkarır.

4. Kaşık, Tabak ve Kaselerinizi Küçültün: Küçük bir kasede 1 top dondurma normal görünürken büyük bir kasede size yeterli gelmeyecektir. Aynı zamanda küçük çatal-kaşık kullanımı, yemeğinizi daha yavaş yemenizi sağlar ve yemeğiniz bittiğinde kendinizi tok hissedersiniz.

5. Kendi Yemeğinizi Kendiniz Alın : Akşam yemeği, tüm ailenin biraraya toplandığı, genelde besin tüketiminin en yoğun olduğu öğündür. Masada size yemek servis ediliyorsa, tabağınıza konulan yemeği bitirmek istersiniz. Kendi servisinizi kendiniz yaparak hem porsiyon büyüklüğünüzü belirler hem de fazla yeme isteğinden kurtulmuş olursunuz.





                                                       Burcu TUNÇ, Diyetisyen

9 Aralık 2010 Perşembe

Ayın Besini : AŞURE


   Bu sene 16 Aralık'a denk gelen Aşure Günü için yapılan aşure tatlısı, Hicri takvimde Muharrem aynının onuncu günü yapılan tatlıdır. İslami inanca göre Muharrem ayının onuncu günü, Nuh'un Büyük Tufan'dan sonra karaya ayak bastığında elinde kalan son malzemelerle bu tatlıyı yapmıştır.Temel olarak su, buğday, nohut, toz şeker, kurufasulye, pirinç kullanılarak yapılır. Süsleme amacı ile ceviz, çam fıstığı, badem, nar, susam ve tarçın gibi kuruyemiş, meyve ve baharatlar kullanılır.

   1 Kase Aşurenin Besin Değeri:    300-350 kalori enerji
                                                     8 g protein
                                                     5 g yağ
                                                     85g karbonhidrat
                                                     350 IU A vitamini
                                                     2 mg demir
                                                     68 mg kalsiyum
                                                     0.3 mg B1
                                                     0.03 mg B2
                                                     1.6 mg Niasin

NOT: Taze meyveli aşure tarifi için Sağlıklı Tariflere bakınız...

8 Aralık 2010 Çarşamba

TUZ YERİNE BAHARATLARI KULLANIN

Diyetinizde tuzu kısıtlamanızı gerektiren birçok neden vardır. Aşırı tuz tüketimiyle yüksek kan basıncı arasındaki ilişkiyi destekleyen sayısız çalışmalar yapılmıştır. Tuzsuz diyet tatsız diyet demek değildir. Çeşitli bitkisel karışımlar ve baharatlar kullanarak yemeklerinizi çok daha lezzetli hale getirebilirsiniz. Örneğin
fesleğen, maydanoz, biberiye, kekik, sarımsak ve soğanın hepsini veya birkaçını karıştırarak  tuz yerine yemeklerinizde kullanabilirsiniz.

- Fesleğen, maydanoz ve kekiği domates sosuyla karıştırıp makarna veya pilav ile servis edin.

- Dereotunu sebzeli pilav, kurufasulye veya yoğurdunuza ilave edebilirsiniz.

- Sarımsak, kekik ve maydanozu karıştırıp etiiz veya patates püresinin üzerine eklemeyi deneyin.

- Biberiye, kekik, soğan, sarımsağı 1 kaşık sıvıyağında soteleyerek buharda pişmiş sebze veya çorbanıza karıştırın.
                                                                                                                       
                                                                                                                       Dyt. Burcu TUNÇ

ÇAĞIN HASTALIĞI OBEZITE

Kabul etsek de etmesek de obezitenin gün geçtikçe yaygınlaştığı bir gerçek.
Eskiden sadece belli ekonomik sınıflarda görülen , hatta bazı toplumlarda statü göstergesi sayılan obezite artık tüm yaş grubları ve gelir seviyelerinde yaygın bir hastalık.

Evet HASTALIK diyorum, çünkü vücutta yağ miktarının artması tüm metabolik işlemleri yavaş yavaş sekteye uğratır. İlk olarak nefes darlığı, kemik ve eklem ağrıları olarak başlayan rahatsızlıklar, kalp hastalıkları, şeker, kolesterol hatta kansere bile neden olabilir.

İşte obezitenin neden olduğu hastalıklardan sadece birkaçı ;

  • Kronik kalp hastalıkları
  • Ateroskleroz
  • Hipertansiyon riski obez olmayanlara göre 3 kat artar.
  • Tip 2 diyabet
  • Depresyon ve gut
  • İnme
  • Obezlerde safra kesesi ve prostat kanseri riski artmıştır.
  •  Steatoz ve steatohepatit
  • Siklus bozuklukları
  • Polikistik over sendromu
  • Fertilitede azalma
  • Libido ve potansta azalma
  • Erkeklerde kolon, rektum ve prostat kanseri
  • Reflü özofajit ve hiyatus hernisi 
  • Safra kesesi taşı, obezlerde 7 kat daha sıktır.

Tabii ki hiçbirimiz bu rahatsızlıkları yaşamak istemeyiz, ama günümüz koşulları bizi hareketsiz bir yaşama itiyor, ayrıca hazır besin sanayii gittikçe gelişiyor ve yağlı, yüksek kalorili besinleri bulmak gittikçe daha kolay ve daha cazip hale geliyor. Bu nedenlerin hepsi de gün geçtikçe bizi obeziteye doğru götürüyor.

Burada da her hastalıkta olduğu gibi önleyici tedavi ve erken teşhis ön plana çıkıyor.
İlk önlemler tabii ki beslenme düzeninin belirlendiği çocukluk hatta bebeklik çağlarında alınmalı, araştırmalar hayatın ilk 5 yılında kazanılan alışkanlıkların ömür boyu etkili olduğu yönünde. Yani sağlıklı beslenmeye ve düzenli egsersiz yapmaya alışan bir çocuğun hayatını obeziteyle yüzleşmeden geçirmesi olasılığı çok daha yüksek.

Erişkinlerin de kendilerini düzenli takip etmeleri ve kilo artışı olduğu durumlarda neler yapmaları gerektiğini bilmeleri önemli. Obez ya da değil her bireyin hayatına düzenli egsersiz ve beslenme programını yerleştirmesi sorunu ilerlemeden durdurmaya yetecek kolay bir adım.
Zorlandığınızı düşündüğünüz yerde de bir diyetisyenden yardım almak işleri obezite boyutuna varmadan durdurmaya yetecektir.



                                                                                                             Dyt. BURCU MIMS

İzleyiciler